Psikolojik filmler, psikolojimizi derinden etkileyerek bizde derin bir ruh hali uyandıran filmlerdir. Psikolojik bazı sorunlar yaşayan insanları etkileyebilir. Ayrıca bazı psikolojik ve patolojik davranış bozukluklarına meraklı kişileri de etkileyen film türleri olmaktadır. En iyi psikolojik filmleri derlediğimiz bu listede, sizleri derinden etkileyebilecek kapasiteye sahip filmler yer almaktadır. Bu filmleri izlediğinizde, psikolojik açıdan sizi etkileyebilecek muhtemel filmleri rahatlıkla görebilirsiniz. En iyi Psikolojik filmler genel itibarıyla izleyen herkesi etkisine alabilecek filmlerdir, pek çok filmde farklı bir psikolojiye değinilen bu filmler genel olarak çok izlenen filmler sıralamasındadır.
Psikolojik filmler listemizde tüm zamanların en çok izlenen psikolojik filmlerine yer veriyoruz. Bu filmleri izleyen bireyler, kendilerinden bir parça bulabilirler. Listemizde yer alan bazı filmler şiddetli psikolojik durumlar içerebildiğinden dolayı 18 yaş üstü olabilir, bu nedenle buna dikkat ederek izlemenizde yarar var. Listedeki filmlerin pek çoğunu 6 puan ve üstünü seçerek hazırladık, yani izleyeceğiniz tüm filmlerin IMDB puanı 6 ve üstüdür. Bu filmler gerçekten de üstünüzde mucizevi bir etki bırakacak ve psikolojik sorunlarınızla yüzleşeceksiniz. Uzun zamandır baskıladığınız problemleri bu filmler sayesinde ortaya çıkabilir ve tedavi olmak için en yakın psikoloğa görünebilirsiniz. En iyi psikolojik filmler listemizle sizleri baş başa bırakacağız umarız hazırladığımız listeyi beğenirsiniz ve sizler için keyifli bir film izleme deneyimi olur.
1) One Flew Over the Cuckoo’s Nest – Guguk Kuşu ( 1975)
Tutuklu olduğu hapishaneden kaçmak için akıl hastası taklidi yapmak zorunda kalan Randle P. McMurphy’nin trajik hikayesini konu alan film ileri seviyelere varmış psikiyatrik rahatsızlıkların toplumda nasıl karşılık bulduğuna dair ayna görevi taşımaktadır. Film, toplum tarafından dışlanma ve anlaşılamanın bu tür rahatsızlıklarda nasıl etki ettiğini Jack Nickolson’un adeta oyunculuk dersi vererek anlatıldığı bir baş yapıt haline gelmesine olanak sağlamıştır.
İlk andan itibaren sizi etkisi altına alan filmde olaylar Randle’nin gerçek akıl hastası sanılarak hapishaneden tımarhaneye gönderilmesiyle başlar. Hemşire olan Ratched ise Randle’nin adeta bir zıt karakteridir ve ikili arasında geçen gerilim filmin temelini oluşturur. Özellikle Randle’ın planladığı çeşitli eylemlerle artan gerilim filmi sürekleyici yapmakla beraber sonunda vermiş olduğu mesaj ile beklemedik olaylar zinciri sizi defalarca izlemeye itecektir.
2) Identity – Kimlik ( 2003 )
Çoklu kişilik bozukluğunu etkileyici şekilde her yönüyle ele alan film, defalarca gündeme gelmiş ve bir kilometre taşı olmuştur. Psikoloji bölümlerinin çoğunda izlenmesi tavsiye edilen ve adeta ders alınması gereken bir baş yapıt yapması onu psikoloji alanındaki en iyi filmlerden biri yapmasına fazlasıyla yetmiş durumdadır.
Filmde ana karakterimiz olan Malcolm Rivers şizofreni tedavi görmekte ve 10 farklı kişiliğe sahiptir. Filmdeki tüm karakterler ise 10 Mayısta doğmuş hayali karakterlerdir ve durum filmi olmasından ötürü genellikle bir otelde geçen olayların hiçbiri gerçek değildir. Doktorunun da etkisiyle yanlış yönlendirmelere maruz kalan Malcom, doğru iyileştirilmelerin yapılamaması durumunda psikolojik rahatsızlıkların cinayete kadar gidebileceği konusunda ders vermektedir.
3) Black Swan – Siyah Kuğu ( 2010)
Mükemmelliyetçilik çağımızın sorunlarından biri olma yolunda hızla ilerlemekte. Özellikle hırsın zarar verici boyutlara ulaşması, kontrol edilemez durumlara varması mükemmelliyetçi yaklaşımların da birer psikolojik sorun olarak algılanması için fazlasıyla zemin hazırlamaktadır.
Çıktığı ilk günden beri tüm dünyada geniş yankı uyandıran Siyah Kuğu filminde Nina isimli genç ve yetenekli balerinin hayatının tutkusu danstır. Ancak son derece hırslı olan annesi ve rol için yarıştığı rakibi onun hayatını değiştirmeye başlayacak ve giderek eski naif zamanlarından hırslı ve güç peşinde koşan birine dönüşmeye başlayacaktır.
Nina zaman içerisinde kendi psikolojisi içerisinde karanlık taraflarıyla yüzleşirken sergilemiş olduğu tavırlar ve olaylar zinciri filmi tek solukta izlemiş olacaksınız.
4) Mary and Max – Mary ve Max (2009)
Asperger Sendromu olarak geçen kişinin aşırı asosyal ve iletişim kurmada yaşanan güçlüğü konu alan psikolojik film aynı zamanda Adam Elliot’un etkileyici çekim sahneleriyle alanında en iyi psikolojik filmlerden biri olmasına olanak vermiştir.
Filmin ana karakterlerinden biri olan Mary, Avustralya’da yaşayan yoksul bir ailenin kız çocuğudur. Hayatla olan tek bağı ise mektup arkadaşı olan Avustralyalı bir savaş gazidir. Mary postaneye gittiği bir gün mektubunu o an gördüğü bir New York adresine daha atmaya karar verir ve olayların başlangıcı gerçekleşmiş olur. Diğer karakterimiz olan Max ise New York’ta yaşamakta olan psikolojik bunalımdaki asosyal bir obezdir. Zaman içerisinde aralarında gelişen dostluk ve hayata yönelik eleştirileri filmi soluksuz şekilde izlemenizi sağlamaktadır.
5) A Beautiful Mind – Akıl Oyunları ( 2002 )
Hepimizin bildiği kült filmlerden biri olan Akıl Oyunları, tarihin en sıradışı matematikçilerinden biri olan Nobel Ödüllü John Nash’ın hayatını konu almaktadır. Vizyona çıktığı ilk günlerden bugüne kadar bazı okulların özellikle matematik, psikoloji ve hukuk bölümlerini okuyan öğrencilerinin vazgeçilmez konusu haline gelmiş filmde psikolojik rahatsızlıklardan biri olan şizofreni konu alınmıştır.
Kazandığı burs sayesinde Princeton Üniversitesi’nde eğitimine başlayan dahi matematikçi John Nash, öğrencilik yıllarından itibaren asosyal bir kimlik içerisinde olup zamanla şizofreni belirtileriyle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Ortaya attığı teoriler ve parlak zekası sayesinde matematik dünyasında gittikçe ünü yayılmakta iken zamanla psikolojik etmenlerle kendi kurgusal dünyasına çekilen Nash üzerinden şizofreni hastalığının evreleri ve psikolojisinin insan hayatına etkileri apaçık şekilde gözler önüne serilmiştir.
6) Mar Adentro – İçimdeki Deniz ( 2005 )
Film, yıllar boyu uluslararası alanlarda tartışma konusu olmuş, hakkında sayısız makalelerin yazıldığı ve etik değerleri çerçevesinde çeşitli yorumların yapıldığı ötenazi konusunu dramatik bir şekilde seyircilere sunmaktadır. Psikolojik olarak bu durum etrafındaki insanların iç dünyasını anlatırken filmde geçen metaforlar hayata bakışınızı da derinden etkilemektedir.
En büyük tutkusu deniz olan bir adamın geçirdiği kaza sonucu 30 sene yakın yatağa bağımlı bir hayat sürmesini konu alan filmde Javier Bardem adeta oyunculuk dersi vermektedir. Hayatla tek bağı deniz gören bir pencere olan adamın psikolojisini dokunaklı bir dille seyirciye sunan film defalarca izlemek isteyeceğiniz filmler arasında kendine rahatlıkla yer bulmaktadır.
7) The Number 23 – 23 Numara (2007)
Takıntılı kişilik bozukluğunun insan hayatına olan etkisini en iyi şekilde konu alan en iyi psikolojik filmlerden biri olan 23 Numara filmi kaliteli oyuncu kadrosuyla ve sürükleyici olay örgüsüyle fazlasıyla seyirciyi etkilemektedir.
Ana karakterler olan Walter Sparrow’ın kitapçıda denk geldiği kırmızı kapaklı bir cinayet romanı ve ona olan takıntısı hayatını değiştirecektir. Sinir bilimi, cinayet ve psikolojik türünde olan kitapta geçen olaylar 23 sayısı etrafında geçmektedir. Ayrıca kitapta geçen hikaye Walter’ı derinden sarsmıştır ve bunu kendi hayatındaki 23 sayısına yorumlayabileceği olaylara dikkat kesilmiştir.
Filmdeki çoğu olay 23 numaralı bir mekanda geçmektedir ve Walter’ın 23 sayısına olan takıntısı hem kendisinin hem de ailesinin psikolojisini darmadağın eder. Takıntılık ve obsesiflik konusunun sürükleyici şekilde anlatıldığı film kazandığı ödüller ile başarısını ispatlamıştır.
8) Momento – Akıl Defteri ( 2000 )
Akıl Defteri, kısa süreli hafıza kaybı olan bir adamın yaşadığı psikolojiyi ve karısını öldürenleri ararken yaşadığı maceraları konu alan kült filmlerden biridir. Olay örgüsünün ana teması hafıza kaybı olması ve buna yönelik toplumsal eleştirileri izleyicilerden tam not almıştır.
Ana karakter olan Leonard Shelby, mal varlığı oldukça büyük olan ve genellikle ucuz otel odalarında konaklayan biridir. Lüks bir hayatı olan ve işadamı gibi hayatını sürdüren Shelby’in tüm amacı karısına tecavüz edip öldüren kişiyi bulmaktır.
Ancak önündeki en büyük engel ise çok ender rastlanan ve tedavi edilemeyen bir tür hafıza kaybıdır. Her ne kadar hayatının ‘kaza’’dan önceki dönemlerini hatırlayabiliyorsa da, bazen 15 dakika öncesinde nereye gittiğini ve nerede olduğunu bile unutabilen Shelby’in psikolojisini etkiyici bir olay örgüsü içinde izleme fırsatı yakalamaktasınız.
9) Copying Beethoven – Beethoven’i Anlamak (2007)
Yaratıcılık duygusu tüm sanatçıların ortak tabanı olup belirli bir aşamadan sonra buna bağlı yaşadıkları en büyük sorunlardan biri ise mevcut başarıları tekrar edememektir. Bu sorun Maestro Beethoven’da ise çok daha büyük sancılarla gerçekleşmiştir. Özellikle son başarılı çalışmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala üzerinde çalıştığı bestesini bitirememesi bu büyük dehanın psikolojisini derinden sarsmaktadır.
Sağırlığının giderek artması, yaşadığı psikolojik sorunlar ve bunlara bağlı olarak giderek kendini daha yalnız hissetmesi içinde bulunduğu bunalımdan çıkış yolları aramaya itmiştir. Bu noktada da son bestesini belirttiği bir tarihte bitirebilmesi için tüm çalışmalarını kopya edebileceği birine ihtiyaç duyar ve o kişi de Anna Holtz olacaktır.
Beethoven’in yaşamından esas olarak bazı yerleri kurgusal bazı yerleri gerçek hikayelerden oluşan film boyunca hem insanın sosyalleşme ve paylaşma ihtiyacının ne denli büyük olduğunun farkına varacak hem de yaratıcılığın ve sanatın ne denli ciddi bir emek istediğine tanıklık edeceksiniz.
10) The Machinist – Makinist (2004)
Hepimizin bildiği üzere uykusuzluk çağımızın en büyük sorunlarından biri. Genellikle gözardı edilse dahi ilerleyen safhalarda hayatımıza doğrudan etkisini görebilmekteyiz. Öyle ki uykusuzluk tanımı gereği birçok alanda belirlenmiş psikolojik sorunların temelinde yer alması kendisinin de psikolojik bir rahatsızlık olarak nitelendirilmesine yol açmaktadır.
Makinist filminde de yaşadığı bir kazadan sonra uyku sorunları had safhaya ulaşmış bir adamın psikolojik durumu etkileyici şekilde ele alınmakta. Yeteri kadar dinlenememekten artık bitkin düşen Trevor, işi gereği aslında sürekli dikkatli olması gerekir. Öyle ki bir anlık ihmalinin bile bedeli ağır olacaktır. Bu durumla baş edebilmek için çeşitli önlemler alan Trevor’un hayata bakış açısı ve psikolojik yaklaşımları son derece sürükleyici bir yaklaşımla seyircilere aktarılmış.
11) Lost Highway – Kayıp Otoban (1997)
Diğer psikolojik filmlere göre konusu çok daha sıradışı ve beyin yakıcı olan Kayıp Otaban filmi, psikolojik gerilim sevenlerin baş tacı edeceği filmler arasındadır. Sahne geçişleri, çekim teknikleri ve etkileyici anlatımıyla bittikten sonra uzun süre kendinize gelmekte zorlanacağınız bir film olması ve gizemlerle dolu hikayede çözümleri seyirciye bırakması alanında ilk sıralara taşımaktadır.
Film, caz saksafon çalan bir adamın başından geçen garip bir olayın anlatımıyla başlamaktadır. Eşinin kendisinin aldatmasını paranoya haline getiren Madison, evinin çevresinde çeşitli kameralar yerleştirir ve olaylar gelişmeye başlar. Karısının evde ölü olarak bulunması sonrası suçlanarak hapse atılan Madison orada benzer bir nedenle içeri girmiş başka bir adamla yolları kesişir.
12) Stalker – İz Sürücü (1979)
Oldukça eski bir yapım olmasına rağmen psikolojik filmler alanında kült yapımlardan bir tanesi olmayı başarmış gerilim/dram esintileri barındıran bir yapıttır. İçinde birçok farklı psikolojik unsuru barındıran bir film bilim kurgu severlerinde de kendi içinde bir şeyler bulabileceği farklı bir tarzda konuları işlemektedir.
Film, uzak bir gelecekte, adeta kıyamet sonrası bir yaşam evresinde ve bambaşka bir dünyada ismi olmayan bir ülkede geçmektedir. Gerçek dünyamıza düşen dev göktaşı yaşamı yerle bir ederken yaşamı kurtaran bir grup insan Zone adında yeni bir bölge oluşmuştur. Zamanla da Zone bölgesinden içeriye girebilen insanların tüm hayalklerini gerçekleşeceğine dair söylentiler yayılmaya başlar. Bu nedenle çevresine zamanla askerler yerleştirilmeye başlanır ve içeri girebilen kişilerin yaşadıkları detaylı şekilde ele alınır.
13) Twelve Angry Men – 12 Öfkeli Adam (1957)
Suçluluk psikolojisi ve bununla baş edebilme oldukça zor bir durum. Özellikle aksini ispat edene kadar ki psikolojik yıpranmalar oldukça zor bir süreçtir. 12 Öfkeli Adam filminde de cinayetle suçlanmış bir genç ile nihai karar vermek üzere toplanmış 12 kişilik juri arasında geçen olaylar anlatılmaktadır. Hem gencin kendini savunması hem de jurinin kendi içindeki çatışmasının edebi dille anlatılması ilk andan itibaren seyircileri içine çekmektedir.
Sadece Juri içerisinde sadece sekiz numaralı üyesi Davis ‘suçsuz’ hükmü yönünde oy vermiştir. Diğer jüri üyelerini ikna etmeye çalışması esnasında da her birinin ‘suçlu’ kararı vermesinin arkasında yatan ana nedenin kendi aralarındaki yabancı düşmanlığı, kanuna aşırı güven, çoğunluğa uyma, geçmişle hesaplaşma gibi farklı kişisel sebepler olduğu sert bir dille eleştirilerek toplama göndermeler yapılmaktadır.
14) Shutter Island – Zindan Adası ( 2010)
Tüm film boyunca ‘Burada neler oldu?’, ‘Ben bi yeri mi kaçırdım acaba?’, ‘Ne alaka buraya bağlanması?’ gibi yorumlarla seyirciye sürekli ters köşe yaptıran ve finlaliyle hafızalara yer edinen ender psikolojik filmlerden biridir. Aslında her şeyin bu kadar bağlantılı olduğu ve gerçeğin tamamen gözler önüne serildiği filmde kendinizi fazla kaptırdığınızda göremediğiniz ince bağlantılar sonundaki mükemmel sona birer hazırlık niteliğindedir.
Leonardo DiCaprio’nun oyunculuğunun doruklarına çıktığı, senaristinin kendi çizgisini fazlasıyla aştığı bir film olması aynı zamanda yönetmen Martin Scorsese’nin en iyi psikolojik filmler arasında sinema tarihine ettiği bir hediye olarak nitelendirilir. Filmde, Teddy ve Chuck isimli iki polis memurunun, Rachel Solando adlı bir akıl hastasının ortadan kaybolması üzerine tehlikeli akıl hastalarının tedavi gördüğü Shutter Adası isimli bölgede konuşlanan Ashecliffe Hastanesi’ne soruşturma yapmak için gitmesiyle olaylar başlar ve kendinizi adeta orada hissetmeye başlarsınız.
15) Zeitgeist (2007)
Felsefe, din, para, bilim ve eğitim gibi konuların derinlemesine incelendiği ve insana farklı düşünme kapıları açan psikolojik bilim kurgu filmlerinden biri olan Zeitgeist filmi defalarca izlemek isteyeceğiniz filmlerden biridir. Özellikle döneme olan göndermeleri ve yapılan alışılmamış tespitleri ile ilk izleyişinizde tamamen içine almasa da düşünce ufkunuzu derinden sarsabilir.
Din, para ve güç üçgeni için her türlü değerlerin üzerine yapılmış devasa bir araştırma belgeseli olarak nitelendirilen film, varoluş felsefesi, bilim ile din ilişkisi, dinsel değerler üzerine detaylı araştırma felsefik şekilde seyirciye sunulmuş ve sonuna kadar tek solukta izleyebileceğiniz bir film olmasına yardım etmiştir.
16) My Left Foot: The Story of Christy Brown – Sol Ayağım (1989)
Hiçkimse doğacağı hayatı seçemez. Bazen genetik faktörler bazen doğum sırasında meydana gelen birtakım olaylar insan doğduğu andan itibaren insan hayatını doğrudan etkiler. Ancak bu etkilemek kesinlikle insan hayatı için bir dezavantaj olmadığını unutmamak gerekir.
Bu film de yazar, şair ve ressam olan Christy Brown’ın kendi hayatını anlattığı Sol Ayağım isimli kitabından esinlenerek yapılmıştır. Beyin felçli olarak dünyaya gelen Brown hayatı boyunca hiçbir hareketini kontrol altında tutamaz. Ancak bir gün sol ayağının geçirdiği rahatsızlıktan etkilenmediğini fark eder ve onu kullanarak hayata tutunmaya çalışır. Sadece sol ayağını kullanarak oluşturduğu eserler, yazdığı şiirler insana hiçbir etmenin kendisine engel olamayacağına dair güzel bir ders vermektedir.
Film, en iyi film dahil olmak üzere toplam 5 dalda Oscar’a aday gösterildi ve başrol oyuncuları Daniel Day-Lewis ile Brenda Fricker’e de oyunculuk dallarında ödül kazandırdı.
17) Rain Man – Yağmur Adam (1998)
Rainman filmine dek “otizm” kavramına çoğu insan yabancıydı. Filmdeki esas ikili olan Dustin Hoffman ve Tom Cruise’un birbiriyle tamamen zıt karakterli iki kardeşi canlandırdığı Yağmur Adam filmi psikolojik filmler alanında bir klasik olarak hayatımıza girmeyi başardı.
Film Los Angeles’ta zevkine ve rahatına düşkün Charlie ile henüz o zaman atnısı belirlenmediği için değişik bir hastalık olarak adlandırılan otizmli Raymond’un trajikomik serüvenleri anlatılmaktadır. Babasının mirasını elde etmek istersen kardeşiyle tanışan Charlie, aslında servetin tamamının ağabeyi Raymond’a bırakıldığını öğrenir. Daha sonra Raymond’u kaldığı hastaneden kaçırmasıyla hikayemiz başlar.
Yol boyunca ikili arasındaki yaşanan her olayın irdelenerek ele alınması ve otizm kavramının başarıyla incelenmesi filme 4 Oscar getirmiş ve kendisini mutlaka tekrar tekrar izlenmesi gereken psikolojik filmler kategorisine sokmuştur.
18) Mulholland Drive – Mulholland Çıkmazı (2001)
Betty Elms’in en büyük hayali Hollywood’da ünlü bir aktrist olmaktır. Bu yüzden kendisini buna adamış ve sonunda Hollywood’a doğru bir yolculuğa çıkmıştır. Hayatında her şey güzel giderken burada bir kadınla tanışır ve o kadın hayatını derinden etkiler. Başarılarına hayran kalması ve kısa sürede bağlanması Mulholland kavşağındaki trafik kazasına dek sürer. Gizemli ve oldukça sürükleyici anlatımıyla kendinizi aniden olayların içinde bulacağınız filmde bilinç ve bilinçaltı tüm eylemler birbirine karışmıştır.
2001 yılına damga vuran film kısa sürede adını duyurdu ve Cannes başta olmak üzere pek çok önemli film festivallerinden çeşitli ödüllerle döndü. Psikolojik gerilim türünün en güzel örneklerinden biri olan filmi izlemeniz şiddetle tavsiye ederiz.
19) La Vita e Bella – Hayat güzeldir (1999)
Hayat Güzeldir filmi Nazi Almanyasında geçen ve bir baba-oğul ilişkisini konu alan oldukça güzel bir filmdir. Hayat dolu biri olan Guido ile öğretmen Dora karşılaştıkları tüm engellere rağmen evlenirler. Ardından bir de çocuk sahibi olan çiftin hayatlarındaki tüm pürüzler ortadan kalktığını düşündüklerinde 2. Dünya Savaşı patlak verir. Yahudi oldukları için toplama kampına götürüldüklerinde başlayan play örgüsü Guido ile oğlu arasındaki ilişki üzerinden birçok gönderme ve psikolojik tespitler barındırmaktadır.
Oğluna esir kampının ve savaşın bir oyun olarak tanıtan Guido üzerinden 2. Dünya Savaşı’nın sivillerin üzerindeki yıkıcı etkisini en iyi uyarlayan filmlerden biri olan Hayat Güzeldir filmi, En İyi Yabancı Film, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Müzik olmak üzere üç dalda Oscar ödülü kazanmıştı.
20) Secret Window – Gizli Pencere (2004)
Yazdığı gerilim romanlarıyla adını duyuran ve başarılı bir yazar olan Mort Rainey, bir gün karısı Amy’nin kendisini aldattığını gördüğünde büyük bir psikolojik bunalıma girer. Karısından boşandıktan sonra üstüne ‘yazar tıkanıklığı’ sorunuyla karşılaşan Rainey, hem yeni kitabı üzerine çalışabilmek için hem de yaşamış olduğu olayların etkisinden kurtulabilmek için New York’un ıssız bölgelerinden biri olan Tashmore gölü yakınlarında yaşamaya başlar. Bir gün John Shooter isimli esrarengiz adam’ın onu bularak kendi hikayesini çalmakla suçlar. Başta adamı dikkate almayan Rainey ise zamanla olayın büyüklüğünün ve tehlikesinin farkına varır.
Stephen King’in romanından sinemaya aktarılan film pek çok gösterimde ilk günlerinden gişe rekorları kırmış ve ödüllere aday gösterilmiştir. Başrollerinde Johnny Depp, Oscar ödüllü Timothy Hutton ve usta aktör John Turturroun bulunduğu film psikolojik filmler listesinde oldukça iddialı konumdadır.